Şehristan Rivayetleri

“Derler ki, ölümün bakislarina müsadif olan ve hâlâ hayatlarini sürdürebilecek kadar talihli âdemogullari, dünyevi olmayan o soguk bakislarin sahibi varligin, fani ya da ruhani gözlerinde çogu zaman merhametten iz bulunmadigina sahit olmuslardir. Merhamet, ancak ihsan sahiplerine bahsedilmis bir lütuftur. Bu hasiyede kendimle cebellestigim asil sual sudur; her kim ki bir cani yaraticisina döndürecek kadar gaddarlasmistir ve cezaya tabi olmamistir, iste o âdemoglunun, hayatin bir sonraki menzilinde dinmeyen bir azap ile cezalandirilacagini kim bilebilir?”Sasaali geçmisi, heybetli yapilari, masalsi güzelliginin yaninda gizli loncalari, düzenbazlari, sokaklarda kol gezen ölümü ve zulmü barindiran bir diyar Sehristan. Bizans döneminden beri nice imparatorlar, nice padisahlar görüp geçirmis, adaletin kilici olmaya ant içmis gizli bir cellâtlar loncasina kabul edilmesiyle hayati degisen Yavuz Ali’nin, Pencüyek’in, Kara Agop’un, Ali Cengiz’in ve nicelerinin sehri.Serhat Poyraz bu ilk romaniyla edebiyattaki örneklerinin açtigi yoldan ilerliyor. Okuru usta bir anlaticinin kelimeleriyle çevrelerken, ölümün soguk temasi karsisinda insan ruhunda açilan uçurumlara dokunuyor; okuru gerçekle kurmacanin birbirine karistigi sinirlarda gezdiriyor. Sirlarla bezeli ortak geçmislerinin isiginda, birbirlerinin kaderini ellerinde tutan bir ustayla çiragin giristigi kanli mücadele yeni hesaplasmalarin kapisini araliyor.Tarihin karanlik sayfalarina tuhaf ve bir o kadar ilginç bir pencere açan Sehristan Rivayetleri okurunu Kostantiniye’nin tekinsiz sokaklarinda, metnin sesinin pesinden kosmaya çagiriyor.