Bu ürünü 70 kişi inceliyor
Islık Yayınları
Stokta Yok
Ya Tanrı İnsan Hakları Aktivisti Olsaydı?
9786257317603
10.99 €
15 Gün İçinde Adresinize Ulaşacaktır.
Öne Çıkan Bilgiler
Barkod:
9786257317603
Yazar:
Kağıt Cinsi:
2. Hamur
Baskı Sayısı:
1. Baskı
Basım Yılı:
2025
Sayfa Sayısı:
160
Kapak Türü:
Karton Kapak
En dehşet verici toplumsal adaletsizlikler ve adaletsizliklerin mahsulü insani acılar, bunlarla etkili bir şekilde mücadele etmek ve daha adil bir toplum yaratmak için gereken ahlâki öfkeyi ve siyasi iradeyi artık uyandırmıyor.
Ya Tanrı İnsan Hakları Aktivisti Olsaydı?, daha iyi bir toplum mücadelesinden vazgeçmemiş olanların, özellikle de bu mücadeleyi insan hakları bayrağı altında sürdürenlerin örgütlülüğünü ve kararlılığını güçlendirmeyi amaçlıyor.
Kitap, dinî hareketlerin ve siyasi teolojilerin kamusal alanda dinin varlığını savunmasından kaynaklanan insan hakları sorgulamalarını ele alıyor. Giderek küreselleşen bu hareketler ve onları besleyen teolojiler, seküler insan haklarının temelindeki söylemle çelişen ve çoğu zaman ona rakip olan bir insan onuru anlayışını yaygınlaştırıyor.
Yazara göre, geleneksel insan hakları düşüncesi, bu tür hareketler ve teolojiler karşısında konumlanmak için gerekli teorik ve analitik araçlardan yoksun; daha da kötüsü, bunun önemini kavrayamıyor. Soyut bir reçeteyi her duruma aynı şekilde uygulayarak, alternatif söylemlerin ve ideolojilerin evrensel insan hakları külliyatını etkilemeyecek yerel özgüllüklere indirgeneceği umuluyor. Ancak bu stratejinin giderek yetersiz kaldığının görülmesine cevaben kitap, yalnızca karşı–hegemonik bir insan hakları anlayışının bu tür sorgulamalarla başa çıkabileceğini göstermeyi hedefliyor.
Ya Tanrı İnsan Hakları Aktivisti Olsaydı?, daha iyi bir toplum mücadelesinden vazgeçmemiş olanların, özellikle de bu mücadeleyi insan hakları bayrağı altında sürdürenlerin örgütlülüğünü ve kararlılığını güçlendirmeyi amaçlıyor.
Kitap, dinî hareketlerin ve siyasi teolojilerin kamusal alanda dinin varlığını savunmasından kaynaklanan insan hakları sorgulamalarını ele alıyor. Giderek küreselleşen bu hareketler ve onları besleyen teolojiler, seküler insan haklarının temelindeki söylemle çelişen ve çoğu zaman ona rakip olan bir insan onuru anlayışını yaygınlaştırıyor.
Yazara göre, geleneksel insan hakları düşüncesi, bu tür hareketler ve teolojiler karşısında konumlanmak için gerekli teorik ve analitik araçlardan yoksun; daha da kötüsü, bunun önemini kavrayamıyor. Soyut bir reçeteyi her duruma aynı şekilde uygulayarak, alternatif söylemlerin ve ideolojilerin evrensel insan hakları külliyatını etkilemeyecek yerel özgüllüklere indirgeneceği umuluyor. Ancak bu stratejinin giderek yetersiz kaldığının görülmesine cevaben kitap, yalnızca karşı–hegemonik bir insan hakları anlayışının bu tür sorgulamalarla başa çıkabileceğini göstermeyi hedefliyor.
Kategoriler:
Hukuk