Suflörün Oyunu

Kurbansız bir cinayet.
Kimliksiz bir adam.
Çözümsüz bir soruşturma.
Oyun hiçbir zaman bitmeyecek...
Şehre yaklaşık on beş kilometre uzaklıktaki bir çiftlikten polis merkezine akşam vakti bir çağrı gelir. Korku içindeki bir kadın yardım istemektedir. Fakat şiddetli bir fırtına tüm bölgeyi felç etmiştir ve devriye ekibi ancak saatler sonra yardıma gidebilir. Ne yazık ki artık çok geçtir. Korkunç bir şey yaşanmış, soruşturmacılar mantıklı bir cevap bulamadan öylece kalakalmıştır; ellerindeki tek şey ise bir bulmacadır.
Kötülüğün ardındaki gizli mesajı ortaya çıkarabilecek tek bir kişi vardır ama o da artık bir polis değildir. Kayıp insanların izini sürdüğü görevinden ayrılmış, kızı Alice’le beraber göl kıyısında izole bir hayat sürmektedir. Fakat soruşturmaya doğrudan dâhil edildiğinde Mila Vasquez bundan kaçamayacağını anlar çünkü bu vaka onu tahmin edebileceğinden çok daha yakından ilgilendirmektedir.
Böylece ustalıkla gizlenmiş kâbuslarla ve bitmek bilmeyen mücadelelerle örülü karanlık bir plan şekillenmeye başlar. Kötülük ismini ve görüntüsünü değiştirir; gerçek dünya ile sanal dünya arasındaki kıvrımlarda, hepimizin hayatının büyük bir kısmını geçirdiği alanlarda gizlenir ve silinmesi imkânsız olan dijital izler bırakır. Oyun yeni başlamıştır ve katil, daima bir adım öndedir.
Uluslararası çoksatan Suflör’ün hikâyesinden on yıl sonra, mücadele tekrar başlıyor...
“İnanılmaz derecede sürükleyici.”
Westfalen-Blatt
“Carrisi, Suflörün Oyunu’yla ustalık eserini ortaya koymuş. Birbirine paralel dijital yaşamlar hakkında, çarpıcı bir eser.”
Peter Henning
“Carrisi İtalyan suç romanlarının önde gelen ismi. Tam anlamıyla bir dâhi.”
Financial Times