Ahsen
Ahsen
Ahsen
Merhaba 👋
Sipariş için
yardımcı olmamızı ister misiniz?
Sipariş için
yardımcı olmamızı ister misiniz?
05:52
Bu ürünü 67 kişi inceliyor
Yordam Kitap
Stokta Var
Sosyolojinin Marksist Reddiyesi
9786051723617
12.99 €
Sepette
% 50
% 50
6.50 €
0
:
0
:
0
İçerisinde sipariş verirseniz bugün kargoda
Öne Çıkan Bilgiler
Barkod:
9786051723617
Yazar:
Kağıt Cinsi:
Kitap Kağıdı
Baskı Sayısı:
1. Baskı
Basım Yılı:
2019
Sayfa Sayısı:
240
Kapak Türü:
Karton Kapak
Atilla Güney, akademinin iniş çıkışlarına kişisel yaşam deneyimiyle tanıklık etmiş, bağımsız tavırların resmî kurumlarca nasıl “ret” ile karşılandığını bizzat yaşamış, nihayetinde “Barış İçin Akademisyenler” bildirisine imza attığı için üniversiteden uzaklaştırılmış hocalarımızdan.
Sosyolojinin Marksist Reddiyesi adlı bu çalışmasında, kökleri idealizme dayanan Weberci sosyoloji anlayışının, sınıfsal sömürü ilişkilerini görünmez hale getirmek için uzun yıllardır akademik çevrelerde, kuramsal yazın dünyasında ve devlet yönetiminde işlevselleştirilmesini çarpıcı bir analizle ele alıyor. Bir yandan da Weberci geleneğin Türkiye’deki izdüşümünü, neredeyse “star” muamelesi gören popüler sosyoloji hocalarının metinleri üzerinden anlatıyor.
Güney, üniversitelerde öğrencilere nesnel, tarafsız bir disiplin olarak sunulan “sosyoloji”nin, kapitalist üretim ilişkilerini meşrulaştıran tarihsel evrelerini anlatırken, metin, kavram ve düşüncelerin analizine de girişiyor. Tek tek olguların kökenine inen yazar, bu alanda kendi özgün çözümlemelerini geliştirmek isteyenlere, tarihsel maddeciliğin sağladığı olanakları anlatıyor. Atilla Güney, “İnatla hikâyesi anlatılmaktan imtina edilen Türkiye İşçi Sınıfına” ithaf ettiği bu çalışmasında, kendisi de titiz bir düşünce işçiliğine imza atıyor.
Başka okuma ve araştırmalara da yeni kapılar aralayan Sosyolojinin Marksist Reddiyesi, özgün ve güçlü bir eser olarak, okunmayı, üzerinde düşünmeyi ve tartışılmayı hak ediyor.
Sosyolojinin Marksist Reddiyesi adlı bu çalışmasında, kökleri idealizme dayanan Weberci sosyoloji anlayışının, sınıfsal sömürü ilişkilerini görünmez hale getirmek için uzun yıllardır akademik çevrelerde, kuramsal yazın dünyasında ve devlet yönetiminde işlevselleştirilmesini çarpıcı bir analizle ele alıyor. Bir yandan da Weberci geleneğin Türkiye’deki izdüşümünü, neredeyse “star” muamelesi gören popüler sosyoloji hocalarının metinleri üzerinden anlatıyor.
Güney, üniversitelerde öğrencilere nesnel, tarafsız bir disiplin olarak sunulan “sosyoloji”nin, kapitalist üretim ilişkilerini meşrulaştıran tarihsel evrelerini anlatırken, metin, kavram ve düşüncelerin analizine de girişiyor. Tek tek olguların kökenine inen yazar, bu alanda kendi özgün çözümlemelerini geliştirmek isteyenlere, tarihsel maddeciliğin sağladığı olanakları anlatıyor. Atilla Güney, “İnatla hikâyesi anlatılmaktan imtina edilen Türkiye İşçi Sınıfına” ithaf ettiği bu çalışmasında, kendisi de titiz bir düşünce işçiliğine imza atıyor.
Başka okuma ve araştırmalara da yeni kapılar aralayan Sosyolojinin Marksist Reddiyesi, özgün ve güçlü bir eser olarak, okunmayı, üzerinde düşünmeyi ve tartışılmayı hak ediyor.
Kategoriler:
Psikoloji