Ahsen
Ahsen
Ahsen
Merhaba 👋
Sipariş için
yardımcı olmamızı ister misiniz?
Sipariş için
yardımcı olmamızı ister misiniz?
19:52
Bu ürünü 55 kişi inceliyor
Tema Yayınları
Stokta Yok
Dünyanın Mihveri Kadın mı Para mı?
9786051214283
14.99 €
15 Gün İçinde Adresinize Ulaşacaktır.
Öne Çıkan Bilgiler
Barkod:
9786051214283
Yazar:
Kağıt Cinsi:
2. Hamur
Baskı Sayısı:
1. Baskı
Basım Yılı:
2022
Sayfa Sayısı:
240
Kapak Türü:
Karton Kapak
Edip Münir: “Yine bu anda zevkin, eğlencenin her çeşidinden usan¬mış, iç sıkıntısından şezlonglar üzerinde uyuklayan insanlar da var.”
Ruhsar: “Bu deniz üzerinde çalışan gündelikçileri götürüp o kibarların sofralarına oturtmalı. O şezlonglarda uyuklayan¬ları da bu Arap mavnalarına getirerek ellerine ağır kürekleri vermeli. İnsanları böyle nöbetle çalıştırmalı, dinlendirmeli... İş¬te adalet, eşitlik diye ben buna derim. Öyle demokrasi, proletarya, faşizm, sosyalizm ve benzeri kelimelerle insanlara bir değişiklik geldiği yok. Refah yine o adamların elinde, açlık, yoksulluk eski yerinde...”
Edebiyatımızda doğalcılığın ve gerçekçiliğin en önemli kilometre taşlarından biri olan Hüseyin Rahmi Gürpınar, sanatı, halkı yüceltmek için bir araç olarak görmüş bu nedenle üzerine gitmediği, eleştirip alay etmediği hiçbir toplumsal kurum bırakmamış, sanat yaşamı boyunca hep aklın ve mantığın yanında olmuş, eserleriyle toplumun çağdaşlaşması yolunda yobazlığa, gericiliğe, bağnazlığa, sömürücülüğe karşı savaşmıştır; bunu yaparken mizah ögesini ustaca kullanmış, İstanbul’un kenar semtlerinde, mezarlıklarında, Çingene mahallelerinde, köşklerinde, Şirket-i Hayriye vapurlarında, gazinolarında, sayfiyelerinde dolaşmış, okurlarını da dolaştırmıştır. Eserlerinde yapmacıksız bir yerlilik vardır; konak hanımefendisinden gündelikçiye, mirasyedilerden iç güveyilere, dilencilerden dadılara, kalfalara, Çingenelerden Rumlara, Ermenilere, Yahudilere kadar kimi ve neyi konu almışsa onu yerli renkleriyle betimlemesini bilmiştir.
Ruhsar: “Bu deniz üzerinde çalışan gündelikçileri götürüp o kibarların sofralarına oturtmalı. O şezlonglarda uyuklayan¬ları da bu Arap mavnalarına getirerek ellerine ağır kürekleri vermeli. İnsanları böyle nöbetle çalıştırmalı, dinlendirmeli... İş¬te adalet, eşitlik diye ben buna derim. Öyle demokrasi, proletarya, faşizm, sosyalizm ve benzeri kelimelerle insanlara bir değişiklik geldiği yok. Refah yine o adamların elinde, açlık, yoksulluk eski yerinde...”
Edebiyatımızda doğalcılığın ve gerçekçiliğin en önemli kilometre taşlarından biri olan Hüseyin Rahmi Gürpınar, sanatı, halkı yüceltmek için bir araç olarak görmüş bu nedenle üzerine gitmediği, eleştirip alay etmediği hiçbir toplumsal kurum bırakmamış, sanat yaşamı boyunca hep aklın ve mantığın yanında olmuş, eserleriyle toplumun çağdaşlaşması yolunda yobazlığa, gericiliğe, bağnazlığa, sömürücülüğe karşı savaşmıştır; bunu yaparken mizah ögesini ustaca kullanmış, İstanbul’un kenar semtlerinde, mezarlıklarında, Çingene mahallelerinde, köşklerinde, Şirket-i Hayriye vapurlarında, gazinolarında, sayfiyelerinde dolaşmış, okurlarını da dolaştırmıştır. Eserlerinde yapmacıksız bir yerlilik vardır; konak hanımefendisinden gündelikçiye, mirasyedilerden iç güveyilere, dilencilerden dadılara, kalfalara, Çingenelerden Rumlara, Ermenilere, Yahudilere kadar kimi ve neyi konu almışsa onu yerli renkleriyle betimlemesini bilmiştir.
Kategoriler:
Roman