Bu ürünü 57 kişi inceliyor
Ayrıntı Yayınları
Stokta Yok
Benim Babam Darbeci
9786053147770
8.99 €
Sepette
% 50
% 50
4.50 €
15 Gün İçinde Adresinize Ulaşacaktır.
Öne Çıkan Bilgiler
Barkod:
9786053147770
Yazar:
Kağıt Cinsi:
2. Hamur
Baskı Sayısı:
1. Baskı
Basım Yılı:
2025
Sayfa Sayısı:
176
Kapak Türü:
Karton Kapak
27 Mayıs 1960 darbesini hazırlayan kadrolar, harekât başarıya ulaştıktan sonra Milli Birlik Komitesi adı altında 38 kişilik bir komite kurdular. Hükümet,
MBK’nın seçtiği sivil-askerlerden oluşuyordu. Genellikle albay ve daha düşük rütbeli subaylardan mürekkep komite, ordu içerisindeki hiyerarşiyi
gözeterek devlet ve hükümet başkanı olarak General Cemal Gürsel’i seçti.
Devrik iktidarın mensupları ve onlara hizmet eden yüksek bürokratlar tutuklandılar. Yassıada’da kurulan özel yetkili mahkemede yargılanmaya
başladılar. Ankara Radyosu’nda akşam haberlerinden sonra yayınlanan bir programdı. “...sanıklar bağlı olmayarak getirildiler...” cümlesi hafızamdan
silinmedi henüz.
Muhalefet partileri için ise yalnız siyaset ve propaganda yasağı getirildi. Partisi kapatılan, malvarlığına el konulan, mensupları kurulan özel mahkemede
anayasayı ihlal suçlamasıyla, ölüm cezasıyla yargılanan iktidar partisine oy ve gönül vermiş milyonlarca vatandaş bu pek de adil olmayan durumdan
rahatsız olmaya başladı. Uygulama, darbecilerin biz ihtilali hiçbir zümreye karşı yapmadık teziyle çelişiyordu.
Bu çelişki darbeyi yapan askerler arasında da su yüzüne çıkmakta gecikmedi. İki temel görüş etrafında kümelenmeler başladı. Birinci görüşe sahip
olanlar, işbaşına gelen asker kadroların ülke yönetiminde tecrübe sahibi olmadıklarından içinde bulunulan yönetim krizini aşmada tecrübeli kişi ve
çevrelerin desteğine ihtiyaç olduğunu söyleyenlerdi...
Kurtuluş Savaşı kahramanı, eski asker, sonrasının kurt politikacısı Başbakan İsmet İnönü ile Ankara’nın kudretli albayı Talat Aydemir arasındaki bilek
güreşinin ilk raundu 22 Şubat 1962’de yaşandı. Hükümet başkaldırma eğiliminde olan cuntacıları 22 Şubat akşam üzeri emekliye sevk etti. Askerler
buna direndi. Hava Kuvvetleri ve Genelkurmay karargâhı hükümetin yanındaydı. Sokağa çıkan askerler, tarafların “kan dökülmesin” çağrılarına
uydular. İnönü’nün asiler hakkında kanuni işlem yapılmayacağına dair el yazısıyla yazıp imzaladığı belge uyarınca herkes kışlasına döndü ve emekli
edildiler. “22 Şubatçılar” diye anılan bu subayların arasında Kara Harp Okulu Alay Komutanı olarak görev yapan babam Kurmay Albay Turgut Alpagut
da vardı.
MBK’nın seçtiği sivil-askerlerden oluşuyordu. Genellikle albay ve daha düşük rütbeli subaylardan mürekkep komite, ordu içerisindeki hiyerarşiyi
gözeterek devlet ve hükümet başkanı olarak General Cemal Gürsel’i seçti.
Devrik iktidarın mensupları ve onlara hizmet eden yüksek bürokratlar tutuklandılar. Yassıada’da kurulan özel yetkili mahkemede yargılanmaya
başladılar. Ankara Radyosu’nda akşam haberlerinden sonra yayınlanan bir programdı. “...sanıklar bağlı olmayarak getirildiler...” cümlesi hafızamdan
silinmedi henüz.
Muhalefet partileri için ise yalnız siyaset ve propaganda yasağı getirildi. Partisi kapatılan, malvarlığına el konulan, mensupları kurulan özel mahkemede
anayasayı ihlal suçlamasıyla, ölüm cezasıyla yargılanan iktidar partisine oy ve gönül vermiş milyonlarca vatandaş bu pek de adil olmayan durumdan
rahatsız olmaya başladı. Uygulama, darbecilerin biz ihtilali hiçbir zümreye karşı yapmadık teziyle çelişiyordu.
Bu çelişki darbeyi yapan askerler arasında da su yüzüne çıkmakta gecikmedi. İki temel görüş etrafında kümelenmeler başladı. Birinci görüşe sahip
olanlar, işbaşına gelen asker kadroların ülke yönetiminde tecrübe sahibi olmadıklarından içinde bulunulan yönetim krizini aşmada tecrübeli kişi ve
çevrelerin desteğine ihtiyaç olduğunu söyleyenlerdi...
Kurtuluş Savaşı kahramanı, eski asker, sonrasının kurt politikacısı Başbakan İsmet İnönü ile Ankara’nın kudretli albayı Talat Aydemir arasındaki bilek
güreşinin ilk raundu 22 Şubat 1962’de yaşandı. Hükümet başkaldırma eğiliminde olan cuntacıları 22 Şubat akşam üzeri emekliye sevk etti. Askerler
buna direndi. Hava Kuvvetleri ve Genelkurmay karargâhı hükümetin yanındaydı. Sokağa çıkan askerler, tarafların “kan dökülmesin” çağrılarına
uydular. İnönü’nün asiler hakkında kanuni işlem yapılmayacağına dair el yazısıyla yazıp imzaladığı belge uyarınca herkes kışlasına döndü ve emekli
edildiler. “22 Şubatçılar” diye anılan bu subayların arasında Kara Harp Okulu Alay Komutanı olarak görev yapan babam Kurmay Albay Turgut Alpagut
da vardı.
Kategoriler:
İnceleme-Araştırma